gülen bir surettir boynumda taşıdığım,
darülbedaiden kalma
harlı ateşlerde pişirilmiş toprak bir kaptan bozma
sureti aynalardan ışıma, yeşil bir camda
onun öyküsüdür bu İda?nın bir dağında

şahmeran kadar soyludur;
dosttur,
şahtır,
padişahtır,
abdaldır

dar-ı dünyada yoktur ondan pakize
oysa insanoğlu ona karşı hep riyakar,fahişe
herşeyin vakt-i zamanını en iyi o bilir
yoktur ondan başka kethuda
sahtiyan bir gömlekte saklanmıştır yıllardan ziyade
şimdi ruhu can çekişmekte

mekteb-i ahvalinden gelmez kimse yanına
yirmi yaşına gelmiştir günleri saya saya
ceng etmiştir aşk için
lakin rivayeti bilmemiştir kulakları

aşk için derler ki
ağulu zemzem alimane, ateşe dönen pervane
yaklaşma kül olur bedenin deli divane
döne döne kavrulur bitebiye tenin acizane
cılk yaralarda kahrolur kem gözlerin fettane

şarabi bir gül gülşende
sebebiyet-i hali aşktan azimkarane
neyzade bir bülbül var Şam ilinde bir hanede
rahiyalı bir altın kafeste
ama aşk-u muhabbet dillere destan zamane
biri şarabi gül biri neyzade bülbül

bir öykü ki bu bülbülle gülden kalma
aşk yana yana
işte sana bir yara
aşk duyarsan bir kuşa
alıver neyzade kanatlarını altına
sakın verme uçar gider sonra
seni ne kadar sevse de gider semalara
sıkılır kafeslerin rahiyasında
altından bile olsa
hatta bazen sevdiği için kaçar bozkırlara
ne kadar aşıksa o kadar uçar uzaklara
elinle verirsen kanatlarını
yüreği arz-ı endam ederek kalıverir karanlıkta
parelenir o meş-um acıyla
seçim yapmak ister aşkına
bu uğurda, kanatları seçer haspa
gam?a gark olur bülbülle gül
uğuna uğuna
uzun ve sancılı bir teatrodur bu,
taaaa
Eski Yunan?dan kalma

göze alma
değmez buna
sakın ola, verme neyzade kanatlarını ona
bırak kalsın altında
uçar gider sonra
ağlar yana yakıla

Oy Ver :