-çukurova-

kalbim sana tapan bir kuldur
hasretin çırpınışı nabzımda vurup durur
seni yaşamanın tadını anlatır saçımdaki aklar
burnumda tüten çocukluğumun kokusudur.

geldim işte önceki sayfalarda
bıraktığım yüzünü içimin
duvarlarına kazımaya geldim
küskün bir anaydı hiddetin
bense uzak diyarlarda feleksizdim
çektim sensizliğin ıstırabını ruhumda
kaybolmuş anıların saadetini derledim.

patladı suratımda alazın altı okka
sillesi gibi asfalt rıza?nın
dolaşır kenti bir uçtan bir uca
elinde taş köprü tesbihi
ince cumalı misali Seyhan.

yazlık sinemalardan akar geceye mermi gibi
yılmaz güney?in abdurrahman palay sesi
çöker torosların başına sevda bulutları
her gencin damarında kanı dellenir
haksızlığın karşısına dikilir ince memed gibi
çınlar caddelerinde faytonların tekerlek şıngırtısı
tomurcuklanır alnında utangaç aşkların hatırası.

bir ateş damlasında işte adana?dasın
ciğerinin bir parçasıdır bağrından atamazsın
karşılar seni Orhan kemal?in avare yılları
dilinde muzaffer izgü?den bir nakarat
zıkkımın kökü düşlerinin mavrası
kulaklarında çınlar külhanbeylerin narası
az önce buradan geçti yaşar kemal elleri kelepçeli
iki jandarma arasında bıyıkları henüz terlemiş
gözlerinde ilahi bir ışık çukurova?nın tasviri.

su gibi sakindir bazen çıra gibi tutuşkan
gökyüzünden şapka yapar sevdiğine bazen hayalperes
sevince allahına kadar sever eğilir önünde cihan
sevdan gibi acın da hasretin de mukaddes.

yaşadığın hicranlar kitapsızdır hüsranlar allahsız
hiçbir zaman zulme eğilmez başı kalsa da cansız
ağlamaz toprağın hep güler güneş tarar saçlarını
aşkınla nice ömürler eskitirim nice asırlar yalansız.

11.2005

Oy Ver :