GÜL
Gecenin koyu katmer karanlığı sinmişti kaldırımlara
Denizin derin sessizliği ile el ele tutuşmuş yıldızlar
Ve ikimiz vardık orada
Boğaz hüzün ve hasretle yoğrulmuştu
Sadece sevdalı bakışların bıraktığı izler vardı ufukta,
Kaldırımlar şiiri mısra mısra döküldü dudaklarımda
Tüm davranışlarım istem dışıydı
Okuduğum şiir, sessizce yürüyüşüm ve kaçamak bakışlar
Ürkek bir ceylan gibi zarif ve ince basıyordun
Kaldırım taşlarına
Gönlünde kopan fırtınalar tek tek okunuyordu
Ne zaman dönüp baksan
Bir üveyik kuşu konuyordu omuzlarına
Belli ki yaralıydı yüreğin
Bu yara kurşun yarasına benzemez
Ne zaman ne de mekan ilaçtır böylesi yaralara
Senin yanında sensizlik ateşi ile yanmanın tadı,
Söylemek isteyipte
Boğazımda düğümlenen sözcüklerde saklıdır, gül
Adını bilmediğim bir mevsim yaşıyorum
Bazen bulutların üstüne çıkarken
Bazen de en derin çukurlara yuvarlanıyorum, gül
Çağlayanlar sel oldu buharlaştı içimde
Kokladığın çiçeğe bir damla olamadım gül
Tutundum kirpiğine tutuşturdu ömrümü
Her kıvılcım bir yangın, düştü bu cana gül
Bu ızdırap bitecek, güller kurudu gül
Abdurrahman Atabey-2004 İstanbul
Oy Ver :
Site Map |
Arsiv |
GoogleBot |
Google |
xml |
dizi |
Webmaster |
Aşk |
xml |
Rss |
- Resimler -
Oyun -
Hadisler -
Dizi -
Geyik -
- Ataturk -
Kaybolan Yıllar -
Sohbet -
Yemek Zamanı -
Komik -
-
Google -
Smf -
vBulletin -
Cep Tel. -
Duyurular -
Secme -
konular-
Son Mesajlar-
Son Konular-
aşk arşivi-
seo arşivi-
Site Arşiv-
Site Haritası-
Video-
Sitemaps txt-
metacafe-
domain sorgula-
Kültür -
Msn Anlık İleti-