Her cuma günü gibi yaşanmayı bekleyen yeni bir
cuma günü idi. Dizginlenemeyen bir at gibi sert,
vahşi bir rüzgar, Sanki toptağı cezalandırmak
için yağan doluya inat; şevkatli bir anne hissi
veren yağmur taneleri.Hepsi bir olmuş soğuktan
çatlamış dudaklarıma ve yorgun gözlerime adeta
bir tokat gibi çarpıyordu. Bu serliğiyle
hırsıyla şevkatiyle yaşanan kıştan başkası
değildi. O dev dağları andıran bulutlar o kadar
alçalmıştı ki ufuk çizgisi bir daha hiç
gelmeycekcesine yavaşça yok olmuştu. Güzden
kalma üç-dört yaprağı sanki fırtınaya yakalanmış
bir gemi gibi sürükleyen bazen kaldırımları aşıp
kimilerini düşüren bir kasırga havasında
ırmaklar vardı yolun iki kenarında. Eskiden
kurbağaların oynayıp dans ettiği bir çay vardı.
O çayıda sel basmıştı. Gözlerim kurbağaları
aradı fakat yatağın dikleştiği yerdeki kaya
parçaları ve birkaç ağaç kütüğ ünden başkası
gözükmüyordu...
Oy Ver :
Site Map |
Arsiv |
GoogleBot |
Google |
xml |
dizi |
Webmaster |
Aşk |
xml |
Rss |
- Resimler -
Oyun -
Hadisler -
Dizi -
Geyik -
- Ataturk -
Kaybolan Yıllar -
Sohbet -
Yemek Zamanı -
Komik -
-
Google -
Smf -
vBulletin -
Cep Tel. -
Duyurular -
Secme -
konular-
Son Mesajlar-
Son Konular-
aşk arşivi-
seo arşivi-
Site Arşiv-
Site Haritası-
Video-
Sitemaps txt-
metacafe-
domain sorgula-
Kültür -
Msn Anlık İleti-