Aşk denilen bu illet; ne kânun, kural tanır,
Ne hüküm fermân dinler; ne arlanır, utanır...
Dâvetsiz kapı çalar; zannetme ki usanır! ..
Girdimi bir gönüle, nasıl yakar kavurur
Perme-perişân eder, küller gibi savurur
*Önüne geçmek* diye, deyim icâd bulmamış
Bir tutulan, bir daha aslâ iflâh olmamış
Göster! Hangi filinta, sâm-u zebûn solmamış?
Yağız delikanlı mı, yiğit mi, demez vurur
Şâh´a pençe taktımı, tâc-ı saltanât kurur
Çökmesin bir yüreğe; inletir, süründürür
Velî´yi deli eyler, Kırk hâle büründürür
Tanınmaz mecâl verir, yek-pervâne döndürür
Ne şeref, izzet kalır; ne de bırakır gurûr
Deldirir ferhât gibi, önünde dağ mı durur?
Oy Ver :
Site Map |
Arsiv |
GoogleBot |
Google |
xml |
dizi |
Webmaster |
Aşk |
xml |
Rss |
- Resimler -
Oyun -
Hadisler -
Dizi -
Geyik -
- Ataturk -
Kaybolan Yıllar -
Sohbet -
Yemek Zamanı -
Komik -
-
Google -
Smf -
vBulletin -
Cep Tel. -
Duyurular -
Secme -
konular-
Son Mesajlar-
Son Konular-
aşk arşivi-
seo arşivi-
Site Arşiv-
Site Haritası-
Video-
Sitemaps txt-
metacafe-
domain sorgula-
Kültür -
Msn Anlık İleti-