Çöl ateşini yükleyip sırtıma,
Esmer gecelerin nemini alıp koynuma,
Bir yılan gibi pencere aralığından,
Kendimi tutamayıp saçlarına esersem;
Şaşkınlığımdandır bunu bil!
Gündüzler yalandır kandil misali,
Güneş sokulur karanlığın koynuna,
Her Eylül bir ümidin mezarıdır aslında,
Eylülde kırılırlar yapraklar dallarına,
Bu Eylül eğer ben de küsersem;
Yorulduğumdandır bunu bil!
Ayrılık, vuslatı çağırır derler,
Bir anı can yakar, dalıp, beklersen,
Mecnun?a getirip Leyla?yı versen,
İçinin ateşi kumlara düşer,
Ömrü bir yankının peşinde geçer,
Kestaneler gazel döktü tuvale,
Oklar, yaylar sıralanmış savaş var,
Hurma taneleri, inci sırası,
Yamaçları kirazlı buğday tarlalarında,
Gözyaşı tablosu kanla çizilir,
Senin gözlerin söylemez seni,
Yıktığın, kırdığın çift aynaya sor,
Ellerime gözümden bulut çöktü,
Bu dereler sana çağladı sersem!
Bilmedin ki; hiç bilmesen de olur...
Beykoz
19.07.2000
Oy Ver :
Site Map |
Arsiv |
GoogleBot |
Google |
xml |
dizi |
Webmaster |
Aşk |
xml |
Rss |
- Resimler -
Oyun -
Hadisler -
Dizi -
Geyik -
- Ataturk -
Kaybolan Yıllar -
Sohbet -
Yemek Zamanı -
Komik -
-
Google -
Smf -
vBulletin -
Cep Tel. -
Duyurular -
Secme -
konular-
Son Mesajlar-
Son Konular-
aşk arşivi-
seo arşivi-
Site Arşiv-
Site Haritası-
Video-
Sitemaps txt-
metacafe-
domain sorgula-
Kültür -
Msn Anlık İleti-