nine

I.
dede aptes alacak
leğen
ibrik
havlu gerek
evde misin

yayığı yaymadan önce
koca bir tas yoğurdu ayırdın mı dede için
sen ne denli yağ çıksın istesen de yayıktan
dede kaymaklısını sever yoğurdun
?bu inek de bugünlerde kesti yağını sütün?
desen de kaldıramazsın
sabırsızlanmakta dede
elini çabuk tut
evde misin

evde misin
kugar ellerinle inek sağılacak
sanki yaşar miraç seni anlatmış ninesine el diye
o eller nasıl olur da incitmez memesini ineğin
ve nasıl olur da okşar başını torunların yumuşak
nasıl yumuşatır yün yatakları mutlu uyumalara
ve nasıl örer nasırlı ayakları öpen çorapları
şaşarım

evde misin
tahta teknendeki hamur seni beklemekte
hani bir gün önce mayalamıştın ocak başında
önce ateş yakılacak ocakta
kızacak taş
kül ve kor bir tarafa
alta kestane yaprakları
üstüne üç gün yetecek yarım dünya hamur
üste yine kestane yaprakları ve kül
külün üstünde harlanacak yeniden ateş
ve
taş
kül
yaprak
ateş sevişmesinden
hamur mis gibi ekmeğe dönüşecek

II.
ateş
sıtma
albastı
kazan altı ateş
sacayak altı ateş
soba içi ateş
kor?u özenle örterdin külle
yarına ocak tutuşturulacak
ve bir günlüğüne bir çöp kibrit kazanılacak
bilseydi ateşe mecusi gibi düşkünlüğünü prometeus
ateşi sana sunardı yüzyılları eleyerek
biri anlatsa prometeus?u
ateşi ve yiğitliğini
paylardın ?bu anlattığınız dedenizdir
utanmıyor musunuz adını değiştirmeye? diyerek

evde misin
ucu kor bir odun ister dede
kaçak sarılmış sigarası tüttürülecek





III.
su
üst baş su içinde
dizlere inmiş karasu
çeşme uzak hem yokuş
yağmur su olur bulaşık için çamaşır için
yıkanmak için dolar tenekelere kazanlara
yağmur su
su sel
aman taşmasın evlekleri aşıp da tarlalara
bir seli geçmiştin muhacirlikte
eteğini kaldırıp utanarak
anılar sırılsıklam
dedeye dayamıştın sırtını
? ki sırım gibi bir delikanlıydı o zamanlar-
yavuklunun sarıkamış?tan dönmeyeceğine inanarak

dede
can yücelin babası dersin
bacaklar uzun
ciğer körük
yürek mangal mı mangal
ne var ki
müfettişliği
benzemezdi can yücel?inkine
yosmaları denetlerdi o
ayıptır
aile var
buraya yazılamaz
nine su ısıttırdı
dedeyle oynaşının aptesi
sabah ezanından sonraya kalamaz

ah şimdi ne ileniş kaldı o günlerden
ne gönül üzgünlüğü
dedenin ruhuna bir yakarıyla kıpırdanır dudakların
baygınlaşır gözlerin
onca çocuğun döllenişini düşünerek

IV.
bir çift karalastik
bir yelek
bir baş sarımlık yaşmak mutlu ederdi seni
bir çift entari ne zaman alınmıştı
değişmelice yıkayıp giyindiğin
iç çamaşırların yamalı olsa da olur
kim görecek

torununun torununu görüp
sorgusuz sualsiz cennet?e gitmekti gönlünün dileği
dede göçünce
sorguların en çetinine razıyım
beni de onun yanına gönderin dedin
ve gittin
beni ninesiz koyacağını düşünmeden


düşlerimde sevecenliğin
her çağrılışa yetişişin

evde (mi)sin



Zekeriya SAKA

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com