Safranbolu
Karlı bir Kastamonu sabahında yollardayız,
Gemi azıya almış gibi araç şoförü,
Hem konuşuyor, hem uçuyoruz.

Safranbolu?ya kilitlenmişiz ok gibi,
Ağaçlardan ormanı göremiyoruz,
Hem düşünüyor, hem uçuyoruz.

Yaklaştıkça maden memleketine,
Çıplanıyor dağlar, bayırlar,
Çıplaklığını kapıyor karlar.

İşte bir dağ tepesinden,
Aşağıda bir orta çağ bekliyor bizi,
Zarif, özgün ve beyaz manzaraya,
Yakışıyor erkekliği!

İniyoruz tepeden aşağı,
Sevgi ve hayranlık dolu bakışlarla,
Tarihi konakların arasından.

Birden kendimizi buluyoruz,
Bin yıl öncesinin doğu çarşılarında,
Yine bulanıyoruz, ahşaplara, çarşaflara.

Sonra cami arkasında bir su çağlayışı,
Derin bir boğaz üzründe küçük bir köprü,
Bulduk kendimizi sanki, Ortaçağ karanlığında.

21.yy.?da Ortaçağ karanlığı,
Ne muhteşem bir paradoks,
Yaşamak gerek, görmek!?

Kar karanlığı küçük şehrin üzerinde,
O küçük yarık ağzında, kar karanlığına tutulduk,
Yaşamak gerek, görmek!?

Sende benim gibi eğ başını aşağı,
Beraber uzanalım suların karanlığına,
Keşfe çıkalım kayaların ve yosunların tadını!?

Lokum tadında keşfetmek yaşanılan her şeyi,
Düşler ve gerçekleri, en ince ayrıntısıyla,
Safranbolu?da Antik çağı, karanlık kış ezgisiyle!?

Ağır bir ritim oluyor şimdi bu küçük şehir,
Ahşap gıcırtılarında kayboluyor, ağır ağır,
Kaybolmakta, soluk fotoğraflar.

Neden bu yok olana iç acımalarım?
Kendi sonumu görmemde mi, inlemelerim?
Yanan, yıkılan ve otopark yapılan, ahşap konaklar!?

Ah konaklar! Orda kaldı, ninenin başörtüsü,
Sarı sayfalı, yeşil ciltli kutsal kitabı,
Eski kokusu, mangalı ve tavan süslemeleri!

Bir kahve höpürdeterek geçti zaman,
Uzaklarda artık çatısından boynuz sarkan
Ve holünün etrafında, odaları kendine uydu eden evler,
Çokkkk arkalarda kaldı?

Ne Yörük köyü çamaşırhanesi,
Ne otantik köy meydanı,
Alıp götürdü bir araç bizi uzaklara,
Artık ayaklarımın eze eze ezelden,
Ezberlediği egzos kokulu yollara!?

semih seyyid

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com