ŞARAP VE SEN
Bilmem kaçıncı saati
Gülümseyerek gidişinin.
Dudaklarımda,
Ateş alazı buselerinden artakalan...
İçimde,
Tanımsız duygular kördüğümü...
Masamda,
Sensiz akşamlardan damıttığım
Kan kırmızısı şarabım...
Bir elim,
Diğer elimin tesellisinde...
Yegane ayyaşı olmak istiyorum
Bu akşamın.
Şarabın kıvraklığı üstünde yine.
Kadehte...
Görsen,
Bir naz, bir cilve,
Sana benzedi haspe...
Bir de yandığım şu kırık hava yok mu?
Sanki o şarkıya başladı,
Sen raksa.
Bu şarap var ya bu şarap...
Aklımı başımdan alıp,
Sana sunuyor,
Kafatasımda,
Kımız niyetine...
Bırak şu şarabı
Methiye bu meretin neyine...
Neden şöyle,
Pür neşe olamıyorum ?
Umursamaz bir kahkaha,
Patlayıverse,
Duman kurusu duvarlarda.
Solmasa yüzümdeki tebessüm,
Yerini hüzün kıvrımları almasa...
Ama olmuyor işte...
Sanki,
Dudaklarımla randevusu var
Dudaklarının,
Kadeh kenarlarında.
Hadi, öp beni,
Beni öp,
Öp, öp, öp,
Hadi, bir daha,
Bir daha, bir daha, bir daha...
Bu şarapla
Giriyorsun kanıma.
Her damla bir şarapnel parçası...
Kan çiçekleri
Bağrımda...
Paramparça her anım.
Kalbim,
Duygularım,
Ve ben,
Paramparça.
Ben, sana bulanmaktayım,
Şarapsa bana.
28.08.2000
HASAN YILMAZ
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com