zor zanaat
her sunakta farklı şeyler koparıyorum
maneviyatımdan
her sunakta farklı sözler dillendiriyorum
varlığıma
her gidişinde dönmeyeceğini bile bile
gönderiyorum bilinmezlere
herkese kısmet olmaz böylesine
damgalanmış hayatlar
damıta damıta söylesene
ne kaldı elinde
herşeyi yok ettin
satıyorum kisvesinde


tanrılarla başedemezsin
demiştim sana
oysa şimdi
ben haklıyım demek
gelmiyor hiç içimden
bunca yıldan sonra
ruhun bakireler gibi
kokuşmuş zindanlarda
kapalı dura dura
nihavend sular gibi
aklamış laçka kelimeleri
kan pıhtısıyla


meyve özlerinden izin almış
çalarken demlerini
fakat
yüz mumluk ampül bile
aydınlatamamış gerçekleri
uçurumlar çıkmış yollarına
korkmuşsun yine
atlamaya
her zaman insanoğluna
mezar olmaz kara toprak
bazen de sivri çakıllar
düşer paylara


yıllar geçti
dünya değişti anla
yollar yine aynı
evlere götürüyor bunca
alışılmışlıktan sonra
başka evler umduğum yok
yetinmeyi öğrendim çoğu
lakin yine de
uykularımda açıyorum gözlerimi
daha fazla istememek için
telefonlara sarılmadığım bundan
yoksa değil umrumda
orospuluk
zaten herşey değişti gözümde
zor zanaattir orospuluk
gün gelir alamazsın geri
sattığın etleri
bakamazsın aynalara
lanetler o zaman başlar insanoğluna
ama bendeki sarkaçlar
hep meyleder doğuya
bazı düşünmek istemem
gelir girer koynuma
çıkarmam sesimi
dünyada herşeyi bilseydim
anlamı kalır mıydı deliliğimin


mendilleri anlıyorum bazen
hayatımız onlar gibi
kullan kullan at
zamanla koca bir girdap
ama ağdalı buruk tadı
gitmiyor önünden gözlerimin
şekere bulanmış elmalar gibi
sevsem de
uzanmıyor ellerim
çoktan beri
tükenmez kalemlerimin de
hepsi tükendi
saklıyorum hepsini
yıllardır telefon defteri biriktiriyorum
dolabın sağ alt gözü açılmıyor şimdi
gittiğin günden sonra
fanilalarını kilitledim çekmeceye
ama yine de
sendeliyorum hayatın elinde
ne yapsam kar etmiyor
tüketilmeye


Hayati Çitaklar

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com