YAKARIŞ
Bir çok şeye göğüs gererek
Tek başıma yaşadığım evimde,
Terk edilmeler/etmelerle geçen bir yılın ardından
Bir çok açıdan yeni başlangıçlara gebe olan bir gece yarısı
Saat üç buçuk...
Yapayalnızlığımın kağıda döktükleridir.

Ankara, 2002



YAKARIŞ

Yine ben,
Yine yalnızız...
Yine dileniyorum sağır kapında.
Ne yapayım?
Başka kapı yok ki Seninkinden başka...
Hem demişlerdi bir zaman
Uzaklarda bir dost var;
Kim gelse dinler derdini,
İçtendir,
Birlikte üzülür seninle...

Biliyorum,
O kapının ötesinde Sen varsın,
Ve hep oldun.
Sitemlerim de ondandı zaten.
Tanrı olan Sen?sin,
Sınırsız Güc?ün var,
Niye bütün bunlara izin veriyorsun
Diye ağladım
Karşına çıktığım gavur gecelerde.
Senin bile bile kayıtsızlığın olasılığı
Bana daha ağır geliyordu seni inkar etmekten...
Sonra senin o kadar da herşeye karışmadığına karar verdim,
Evrenin özgür istencine bırakılmıştı bazı şeyler sanki;
Akışın varacağı yer önceden belirlenerek.

Bu hayat akışında ilk karşı çıkışlarım...
Sevdiğim kızlar oldu
Ve ben çaresizdim.
Ellerim erişmiyor,
Kalbim yetmiyordu sevmeye.
Ayıp sevmeler vardı çocukluğumda...
Yağlı ellerimle aşklarımın adını yazmaktan çekiniyordum
Bizim torna tezgahına.
Başımı uzatmaktan utanıyordum penceresinden,
Acıyan bakışlardan ölesiye korkuyordum.
O yüzden,
-Belki bir savunma mekanizması olarak-
Bakışlarımda sertlik vardı,
Çatıyordum kaşlarımı
Ve alabildiğine uzaklara atıyordum karşımdaki insanları...
Bak,
Diyorum ya,
Karşımdaki insanlar..
Herkesi karşımda yer alan bir savaşçı olarak görüyordum...
Asla,
Bu benim suçum değil...
Ben mi istedim savaşın beri yanında olmayı?

Bir sevgiliden korkuyordum,
Çünkü sevilmemiştim daha önce hiç...
?Başkalarının çocukları? vardı hep;
Daha çok arkadaşlık kuran,
Daha hızlı ağaca tırmanan,
Daha güzel selamlayan,
Daha iyi bilmem ne yapan.......
?Elalemin piçleri?...

Gün geçtikçe daha fazla gereksinim duyuyordum
Kaçtığım, körelttiğim duygulara.
Bir sıcak yürek aramaya başladım susamışlığım halsiz düşürünce beni,
Dona tutulunca belirsiz beyazlıkta.
Dost aramaya başladım her köşebaşında.
Ancak,
Çıkar kuşanmış art yüreklerde ihaneti gördüm.
Basit hesaplar vardı katışıksız duyguların öbür kefesinde
Nedenini hiç anlamayacağım.
Tertemiz olduğuna inandığım,
İnanmak istediğim seslerden kaymalar oldu.
Gönül kırmak vardı düşüncesizce...
Kabullenemediler farklılığı ve
Hapsetmeye çalıştılar kendi dar kafesli görüşlerine...
Yalnız koydular sonunda kurtlar sofrasında...

Bakıyorum da,
Aradığım Sen?din aslında..
Haykırdığı gibi ozanın,
Nerde dizlerin?
Başımı yaslayıp ağlayayım dedim
Farkına vardığımda bu uzun arayışın
Gece yarısı
Zindanlığın üç buçuğunda.

Yine de,
Bir yudum sevgi ararken,
Alçak gönüllü kadehlerde
Kana kana sevgi uzattım
Boynu bükük yaş bakışlı gönüllere rastladığımda...
Ne garip...
Dünya bu,
İnsan bir ?yudum? sevgi ararken ömrü boyunca,
Son nefesinde buluyor onu,
Yatağının baş ucunda.

Dosttan geçtim,
Güzellik aramaya başladım bu sefer.
Yaşam bu denli acımasız olmamalıydı...
Bir yerde,
Bir şekilde
Yapılan haksızlık giderilmeliydi.
Apayrı bir ödülü olmalıydı olanlara karşılık...
Hakk getire...
Gönül bağladığım güzellerde Güzel?den uzak şeyler vardı.
Onları güzelleştiren Sen?din
Ama onlar bunun farkında değildi.
Bezeme yapay güzellikler,
Satılık bedenlerle koca kentlerin kurulu köle pazarında...
Ne güzele ulaşabildim
Ne de dost bulabildim yani.

Bilmem kaç milyonluk kentlerde yapayalnızlığıma sarıldım.
Tutmak istediğim ellerin yerine burukluğumu bastım.
Masumluğum en büyük zenginliğim oldu.

Bir garip olarak doğmak evrende
Ve garipsemek ömür boyunca olup biteni.
Her gün gene gene ölüp
Her gece yeniden doğmak garipçe.

Davacıyım dünyadan.
Özendiğim ?diğer?leriyle eşit başlama koşullarım olmalıydı.
Hayır hayır,
İnanmıyorum Tanrı?nın bir bildiği öykülerine...
Ne zoraki verilecek cennetler lazım bana,
Ne de benim adıma doğruları belirleyecek başkalarına.
Özgürlük istiyorum ben;
Hem en insansı günahları işleme özgürlüğünü,
Hem de yalnız tapınaklarda hıçkıra hıçkıra ağlama özgürlüğünü......................................

Ey gözyaşlarının,
Gözü yaşlıların Rabb?i...
Kimseye bir kötülüğüm yok benim.
Kimsenin gönlünü kırmadım bilerek,
İsteyerek...
Üzerimde zerre kadar kul hakkı yok.
Her ne kadar isyan ettiysem de,
Arada bir sunduğun ?raslantı? güzellikleri
Ve Gizli El?inin karıştığı
O en zor anları da andım.

İnanmıyorum senin gönlünün kötülüğü götürdüğünü,
Ve eğer bu günahsa,
Bırak,
Yak beni
Cehennemin en ücra köşelerinde...
Ama ne cennet olsa,
Ne de kötüleri çatır çatır yakacak olan cehennem,
Sen gözyaşlarının hürmetine,
?Ver ya Rabb, ne olur ver!? diyenlerin yüzü suyuna
Yepyeni dünyalar yaratırdın...
Birini yapan için diğeri zor gelmez ki..
Hem sana güvenerek geldim ben,
Kendime değil...
Merhamet?inin kaynağı olduğu anneler bile dayanamazken
yavrusunun ağlamasına,
Senin gönlün elverir mi ki
Sana yakaran kullarının ateşlerde yanmasına?
Uzatıyorum boynumu işte...
Al beni yanına!..
Nolur al,
Nolur...
Vallahi de, billahi de kalmadı dayanacak gücüm,
Al beni nolur...
Nolur!..
Nolur..........................

voyageur pour amour

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com