YOLCULUK
Günün ilk ışığıyla uzaklaşacak biraz sonra
İçindekileri de beraberinde götürecek gittiği yere
Bir anons geliyor ama anlaşılmıyor ne demek istediği
Ama anlıyoruz ne demek istediğini
Herkes yerini alıyor ve yolculuk başlıyor
İçeriden dışarıdan el sallayanlar
İçeride ağlayanlar dışarıda ağlayanlar
Bakıyorum içerisi hınca hınç dolu herkeste var bilinmeyen bir korku

Görüyor musun bak yirmi altı numaradaki teyze, torunuyla çıkmış yola
Küçük çocuk ağlıyor neden ağladığını ise söylemiyor belki de gideceğine üzülüyor
yada ninesinin almadığı şekere isyan ediyor
Teyzenin yüzünde bir tebessüm var
Artık torununa bakmaktan sıkılmış
Torun yüzünden namazından niyazından kalmış
Bu yolculuk onun için kurtuluş için atılmış ilk adımdır

Bakın otuz iki numarada ki güzel kıza
Yüzünde bir korku var
Elindeki kağıtlar üniversiteye gittiğini söylüyor
Korkunun sebebi ise hiç bilmediği daha önce gitmediği bir şehire gidiyor olmanın sebebidir belki de
Bilmediği bir yerde bilmediği bir iklimde bilmediği bilinmeyenler içinde kaybolup gitmektir korkusu belki de
O kız hayatı boyunca başka bir şehir görmemiştir
Çünkü ailesi onu mahalle dışına bile göndermemiştir

Bir ve iki numaralı koltuktaki çifte bakar mısınız?
Ne kadar mutlular hallerinden
Her virajda dudakları ayrılıyor birbirinden ama onlar virajlara inat öpüşmeye devam ediyorlar
Hayat umurlarında bile değil
Varsa yoksa aşk onlar için

Şoförün bir gözü yolda diğer gözü ise dikiz aynasından dikizliyor
Bir ve iki numarada oturan çifti
Başını sağa sola sallıyor
Yaptıklarının ayıp olduğunu ima eder gibi
Muavini yanına çağırıyor ve uyarıyor
Bir ve iki numarada oturan çifti
Çift ne olduğunu anlayamadan ayrılıyor birden ta ki gidecekleri yere varana kadar
Bütün yolcular onlara bakıyor ve utanıyorlar
Belki utanacak bir şey yapmadılar ama yanlış yerde yaptılar insanın doğasında olan şeyi

Muavin merdivenlerin arasında kayboluyor servis yapmak için
Elinde bir sepetle birlikte gözüküyor koridorda
Herkese tek tek usanmadan soruyor
Çay mı kahve mi kola mı?
Annem derdi muavin sorarsa kola mı diye bil ki mola yoktur
Mola varsa kola yoktur
Herkesin eline tutuşturduğu bardakları tekrar eline alıyor ve bir cambaz gibi onları dolduruyor
Her virajda duruyor ve ilk düzlükte devam ediyor görevini yapmaya
En son yolcuya sıra geldiğinde ise gözlerinde ki mutluluk görmeye değer

Kırk altı numara ise çoktan uykuya dalmış uyandığında otobüs çoktan otogara girmiş olacak
Yolda karşılaşılan hiçbir şeyden haberi olmayacak
Belki en güzeli belki de en kötüsü

Dört numaradaki amcanın gözü hala bir ve iki numarada oturan çiftte
Kim bilir içinden neler söylüyor
Acaba başımıza taş yağacak mı diyor
Yoksa
Gençliğinde yaşadıklarımı geliyor aklına

Yirmi üç numarada oturan kadının çocuğu bir şeyler fısıldıyor annesin kulağına
Birden annesinin yüz ifadesi değişiyor ve muavine işaret ediyor
Muavin yaklaşıyor ve yavaşça kadına doğru eğiliyor
Bu seferde muavinin suratı ekşiyor
Yavaşça eğildiği kadının yanından hızla uzaklaşıp şoförün yanına gidiyor
Kulağına eğilip bir şeyler söylüyor
Başını kabul etmişçesine sallıyor
Ve müsait bir yerde duruluyor
Herkes meraklı bir şekilde birbirine bakıyor
Kafalardan bin bir türlü fikir geçiyor
Otobüs mü bozuldu yoksa teker mi patladı yoksa benzin mi bitti?
Ama herkes yanılıyor biraz önce muavini çağıran kadın çocuğuyla beraber otobüsten iniyor
Ve birkaç adım attıktan sonra çocuğun pantolonu iniyor ve herkes kafasından soruları unutup
Çiş yapan çocuğu izliyor
Yakıt boşalttıktan sonra otobüse yoluna devam ediyor
Tüm yolcular beş dakikada bir saatine bakıyor ne kadar yolumuz kaldı diye
Ama yolculuk biraz erken bitiyor karşıdan çıkan kamyon bu yolculuğa son veriyor
Yolcuların tüm korkuları, heyecanları yok oluyor çünkü tüm yolcular
Hakkın rahmetine kavuşuyor...

Serkan Demirci

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com