köşedeki fenerin altında
Ne zaman çıkmazlarımızın sonuna gelsek seninle
Karşımızdaki duvarı görsek
Neyi istediğini bilmeden istemek gibi
Rahatlamayı isteyerek
Coşku, özlem ve kavuşmak gibi duygularla
Köşedeki fenerin altına
Şimşek gibi, rüzgar gibi, ışık gibi aniden
Gelip dindirirdik kalplerimizi
Kimseye söylemediğim şeyleri söylerdim sana
Ne zaman orda olsam dilim çözülürdü hep
Seni hiç konuşturmaz hep ben konuşurdum
Ve seninle birlikte olmanın sarhoşluğuyla
Hep boş, hep boş meselelerden bahsederdim
Hep lafı nasıl uzatsam diye düşünürken ihmal ettim seni
Sıkıldın elbet
Sıkılan teksen olamadın
Ben de sıkıldım
Ama kendimden
Yağmur yağarken fenerin üzerinden düşüşen damlalarla ıslanmak isterdik hep.
Birbirimizi iter dururduk. Ve güçlü olduğum için hep ben kazanırdım
oysa paylaşmak vardı aşkın içinde. Ben hep ihmal ettim onu, seni.
Şimdi neden sana doya doya seni seviyorum demediğimi düşünüyorum.
Pek fazla kullanmazdım bu kelimeyi haliyle rahatsız olurdun bundan.
Kullansam da yağmurda ıslanmış bir serçe gibi ürkerek, titreyerek söylerdim.
Çok soğuk oldu diye kızardın hep. Ve bazen elindeki bir şeyi şakadan kafama vururdun.
Oysa sen Bir bilsen nasıl korktuğumu, her seni seviyorum dedikten sonra nasıl canım yandı benim.
Tekrar olacak mı diye söyleyemedim sana. Şiirler yazardım sana orda bile açıkça söylemek istemezdim seni sevdiğimi.
Ürkek ürkek, çat pat yazardım, gevelerdim kelimeleri. o zaman anlardın beni.
artık köşedeki fenerde kışını yaşıyor benim gibi. Ağlayacak ama içinde bir şey var tam nefes al
Evrim Bani

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com