dido
Dido
Rüzgârın dili olsa
Rüzgârın çocukları böylesine erken doğumlara gebe olmazdı belki.
Öldü diyorlar ölümün bir son olduğunu düşünenler için
Ölüm bir badı sabada kaybolmaktır.
Ve ellerim ellerim ki ölene dek şiir karalayacak binlerce rüzgârın çocuklarına,
Her Karadeniz esintisinde seyrül sefere çıkan gemiler gibi
Herhangi bir yerde bırakılmak ya da kalmak fark etmeyecek dünyalı olanlar için
Uykusuz cehennem gecelerinden çıkmışken sabaha kara denizde didoya çoğalacağız. Fırtınasına çoğalacağız
Kimseler duymamış görmemiş olacak.
Rüzgarın çocuğu ne de çoksun ne de kalabalıksın
Ne de yalnızsın ne de kimsesiz.
Kimliklerin kimsesizliklerin birbirine karıştırıldığı bir zamanda
Orman oluyorsun.
Doğuyorsun ansızın yol almak için hiç hesapsız bir kurşuna heba olur gibi
Yine de kalleşliği ölümün,
Dağ taş gibi yok olmamak adına ,toprak oluyorsun.
Ne de güzel duruyor ağzında estirdiğin Karadeniz esintisi,
Dido ki her yerde aynı özlemlerin,aynı korkuların çığlığı oluyor
Her yer de kutsal ekmek gibi yar sever gibi esirgeniyor
Şimdi üstünde çiçekler bitecek bir arı konacak aldığı balı taşırken ölümü anlamakta zorlananlara sunacaksın.
Sen insanların eşitlendiği bir yerde topraktasın
Karadenizin hırçın ama insan çocuğu seni getiren güne de götüren güne de bütün dillerde selam olsun.
Esma DOĞAN
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com