BABAMA
Benim babam nasıldı biliyormusun.......?
Nerden başlasam nasıl anlatsam...
Fatih kısaparmağın dediği gibi
Sekiz köşe kasketiyle işte o benim babam
Yalçındı,mağrurdu,namuslu, ezikti benim babam
Kolay değil onbir nüfusa bakmak
Geceyi gündüze katarak çalışmak
Ak düşmüş saçları,nasırlaşmış avuçları işte buda benim babam
Onunda hayalleri vardı geleceğe dair
Umut ettikleri bir şeyler vardı kafasında kimbilir...?
Bazen öfkelenir ama kısa sürerdi
Yalanı dolanı bilmez yüreği tertemiz benim babam
Bazen bahçeye oturur demli bir çay içerdi
Haa.. yanında birde yenice sigarası başkasını içmezdi
Elma ağacının altında bir yudum çaydan
Bir nefes sigaradan çekerdi. ama dumanı içine çekmezdi
Yeni palas otelinde çalışırdı ulusta altı hamamdı
Kalorifer yakardı o zaman kömürlüydü kaloriferler
Bazen akşamdan sabaha kadar kürekle kömür atardı
Hiç şikayet etmezdi,avuçlarınında nasırı ondandı
Hiç unutmam bir gün yanına gitmiştim onbir,oniki yaşlarındaydım
Kömürden simsiyah olmuştu yüzü tanıyamadım
O bembeyaz saçları ve bıyığı kapkara olmuştu
Alnından akan boncuk boncuk terlerle yanıma geldi benim babam
Alim dedi...hafifçe güldü gözlerime bakarak
Belli etmedim nasılsın baba dedim içim burkularak
Ama gönlü çok genişti sevgisini belli etmezdi
Mesela...mihriban ablamı meri diye severdi
Sana dair anlatacak o kadar çok şey varki kelimelere sığmaz
Ben ....Ben..... artık anlatmak istemiyorum seni baba
Anlatırken o günleri yaşıyorum.içim acıyo soğuk soğuk ürperiyom
Hani ağlayınca rahatlanıyoya ,sen aklıma geldikçe bende çok rahatlıyom BABA....
ALİ ERDOĞAN
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com