Haydi Senin Zamanın...
Ah be kalbim!
Ah be kalbim, sana ne etmeli şimdi,
Ne etmeli de!
Artık bu hovardalığının önüne geçilebilmeli,
Taşmısın, Taştanmısın, anlayamadım!.
Nasıl böyle katısın!?
Nasıl bunca olanı sineye çekersin!?
Sabırt taşı olsa çatlardı, çektiklerinden!.
Sabır taşı olsa, darmadağan olurdu gördüklerinden...

Bilmezmisin ki her acı sineye çekilmez,
Hele ki sevda acısıysa bitmez!
Karanlık her gecenin nasıl ki bir sabahı,
Suya hasret toprağın yağmurla muradı,
Acıların ümidi,
Sevgilinin hayırlısı varsa,
Her sabrında bir yere kadar kadri var...

Bilmezmisin ki!
İhanetler sarmıssa dört bir yanı,
Yanlızlıkların sindiği her tarafı,
Dört köşeli odanın,
Suyun, yerin, havanın,
Cihandaki her türlü mukeddasın,
Hepsinin, herşeyin tahammülü,
Izdırabı ve işkencesi bir yere kadardır.

Zaman baş kaldırma zamanı,
Zaman ses çıkarma zamanı,
Zaman haykırışın ve hak aramanın zamanı,
Zaman çektiklerinin hesabının sorulma zamanı!...

Bırak çekme artık sineye,
Sinme oda da karanlık bir köşeye,
Dinleme artık o efkarlı müziği,
İçme o zıkkımı,
İçme, kahrolası sigarayı....

Ne bu hal!?
Neden bu sessizlik ve yalnızlık!?
Sen çekme bu ızdırabı,
Sal her şeyi enginlere,
Yüzleş bir bir gerçeklerle,
Hani kızlar derya hep, "Elimi sallasam ellisi"
Durma sallasana işte elini...

Zaman, mücadele zamanı,
Zaman, hayatla kavga zamanı,
Zaman, isteyip, istediğini alabilme zamanı,
Zaman, senin zorluğu aşma zamanın...
İbrahim ENGİN

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com