......EV DEDİĞİN


Ev dediğin sıcacık olmalı
gül yüzlü bir kadın açmalı kapısını
sana gülümsemeyebilir yüzü fakat,
asık suratlı da olmamalı.

Ev dediğin sıcacık olmalı
kapısı açılınca yüzüne,
kavrulmuş soğan kokusu vurmalı
sobanın üzerinde tüten tarhana
ve yeni yürüyen bir oğlan çocuğu
henüz eşikte bacaklarına sarılmalı.

Ev dediğin sıcacık olmalı
sana dair olmalı içinde ne varsa
sevgiyi ve huzuru insan evinde bulmalı
veyahut acımasız bir günün bitiminde her şeyi
basiretli bir dost gibi unutturmalı.

Bulunmaz ya bu devirde bahçeli olanı
bahçede kuyu / kuyunun bıçak suyu
pencere önlerinde küçük teneke saksılar
ve paylaşmayı bilen candan komşular
ev dediğin biraz da hanım eli kokmalı.

Ev dediğin sıcacık olmalı
bacasından kapısına kadar yoluna durmalı
aynaya benzemeli ev dediğin ruhunu yansıtmalı
seni tanımalı mesela koltuğu, somyası, kapının kolu
mesela yolunu beklemeli terlikler heyecanla
Ev dediğin kale misali sığınağın olmalı.

Ne evler gördüm eşsiz manzaralıydılar
ne evler gördüm konforda sınırsızdılar
O evler ki ne kadar mutsuz, ne kadar da boştular
paha biçilmezdi eşyaları yinede huzursuzdular
ev dediğin sıcacık olmalı yoksa ev neye yarar
seni bekleyen bir sofra kurulmayınca.

Ev dediğin sıcacık olmalı
yoksa neye yarar içinde,
sevgiyle sulanan çiçekler olmayınca
Hani o şarkının söylediği var ya;
neyleyim köşkü, neyleyim sarayı
içinde salınan yar olmayınca?

Sevgilim??ey sevgilim
bir evimiz olmalıydı bizim
odaları yalansız / rengini umutlarımızdan alan
kapıları sapına kadar delikanlı
pencereleri güneşe bakan.
ve pervazlarında kuşlar için her daim
bir avuç yem bulunduran. 15.10.2006

Hayrettin TURAN

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com