Yaşım on dört


Gidiyorsun
Arkanda bir enkaz yığını bıraktığını
Soldurup baharları bir ömrü yaktığını bilmeden
Gidiyorsun

Gözlerim kızarmış saat sabahın beşi
Daha bir damla uyku gelmedi gözlerime
Ve o odanın boş duvarına baka baka
Sabahladı gözlerim
Sokak lambasının ışığı da sönüyor yavaş yavaş
Kalkıyorum yerimden açıyorum perdeleri
Ve sokaklar bembeyaz
İstanbul?a karlar yağıyor
Ne gidişini hatırlamak istiyorum
Nede o son bakışını
Oturup pencerenin kenarına
Karın yağışını izliyorum
Saat olmuş akşamın beşi
Uyuyakalmışım pencere önünde
Annem örtmüş üzerimi
Dokunmamış uyumuşum öylece
Annemin zoruyla iki lokma bir şey yedim sonra
Sanki yaşamamıştım bu ayrılığı
Yaşamamıştım dünü
Ne yarını bekliyordum ne bugünü biliyordum
Öbür gün hastane odasında açtım gözlerimi
Ne olmuştu bana bilmiyorum

Biraz uyuyunca hastanede hatırlamıştım
Seni ve gidişini
Yaşım on dört kaldıramamıştı besbelli evlenmeni
Çocuksu bedenim
Hani sevmiştik birbirimizi
Hani nerdesin şimdi

Hastane odasında ettim yeminlerin en büyüğünü
Sevmeyecektim kimseyi
Seni unutturacak biri çıkana dek
Daha yaşım on dört
Hani sevdanın sevginin yaşı
Ey ben
Kanı deli unuturmuyum bu ihaneti
Yemin üstüne yemin ettim gecelerce
Ben ağladım Adalar izledi
Deniz şahit oldu benden gidişine

Haber aldım ayrılmışsın kocandan
Ne oldu yüce sevdan dört ay mı dayandı
Yoksa sandığın kadar zengin değimliymiş kocan
Yüzüme bak şimdi utanmazsan
Yüzüme bak
Ve anla içimdeki nefreti
Ve anla anlayabilirsen
Seni nasıl sevdiğimi
Şimdi uzak dur benden
Kanatma yaralarımı
Sen avucumda tuttuğum gül
Dikenin elime değil
Yüreğime battı
Şimdi git
Kendini başka birisine sat

Yaşım on dörttü
Altı yıl geçti
Sen sadece
Nefret kusan şiirlerde kaldın artık

Bünyamin Demirci





BÜNYAMİN DEMİRCİ

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com