Merhaba Öğretmenim
Üzülüyorum
eriyorum
yaşıyorum...

Başımı cama dayıyorum
buğulanıp alacalanıyor dışarıları...


Daha şimdiden
ayrılmadan
özlemeğe başladım okulumu.

Okulumun duvarlarını
koridorlarını
sınıflarını.

Hele de bahçede,
koridorda,
sınıflarda;

bağıran,
koşan,
zıplayan;

öbek öbek,
cığıl cığıl
boy boy,
tombul tombul
sıska sıska;

siyah saçlı,
sarı saçlı,
kumral saçlı;

Ela gözlü,
kara gözlü,

çocuklarımı,
oğullarımı,
kızlarımı
özledim bile şimdiden...

Sesleri yankılanıyor kulaklarımda

- Günaydın öğretmenim
- Nasılsınız öğretmenim?
- Ama neden öğretmenim?
- Olmaz ki öğretmenim
- Unuttum öğretmenim
- İyi günler öğretmenim...


Dişim çekilir gibi,
gül dalından
fidan toprağından
koparılır gibi bir şey
bu yaşadığım...


İçim sızlıyor,
acıyor,
kanıyor...

Kar damlası gibi yuvarlanıyor
yaşlar yanaklarından.

Bacaklarım titriyor,
kopuyor sanki bağlarım yaşamla...


?Toparlanmalıyım? diyorum,
?Gören mören olur da
ağlayacak denli
yürekli olduğumu sanırlar sonra...?


Ama dostlarım inanın,
unutmayacağım sizleri hiç,
ayırmayacağım yanımdan,
yankılanacak sesleriniz
kulaklarımda hep
inanın.


Hem gene karşılaşırız sizlerle
kim bilir?

Uçsuz bucaksız Anadolu bozkırları´ nda,
ıssız köy yollarında
ekin, tütün, mısır tarlalarında didinirken
ya da,
kalabalık ve uğultulu İstanbul caddelerinde
adımlarken yalnızlığımı,

Bakarken bazı bazı
hasret gidermek için
okul kapılarına
ağlamaklı ama umutlu...


Geçerken önlerinden
ter kokulu fabrikaların,

parklarda izlerken
başları önlerine eğik insanlarımı...

Belki de giderken
tek ayak üstünde
bir İETT otobüsünde
ya da ne bileyim
barış kutlamalarında
Kadıköy İskelesi´ nde
Emeğin Bayramı´ nda
Taksim?de...

Horonlarımızı tepip,
söylerken türkülerimizi
yan yana yürürken...

´Merhaba öğretmenim! ´ le
irkilebilirim...!
.

İşte o zaman
işte o zaman
kimse tutamaz beni...

Alır başımı vururum beyazına dağların
kimse tutamaz beni...


Sahi siz öğretmen de olursunuz değil mi?

Neden olmayasınız ki?

Duyuşen
Tonguç
Sıdıka Avar gibi, Hürrem gibi
Fakir gibi, Başaran gibi,Talip gibi...

Seversiniz öğrencilerinizi
benim sizi sevdiğimce üstelik...


Düşen yağmur
patlamağa durmuş tomursunuz
barışsınız, sevgisiniz
ekmeği dilim dilim dilimleyecek umutsunuz
yurtsunuz...


Sizler yaratacaksınız
?Ülkemin aydınlık ve güzel günlerini?

Hoşça kalın dostlarım
yarınlarım
sevdalılarım
hoşça kalın
hoşça kalın...


Ocak 1996 / Çağlayan
Mustafa Öcalan

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com