MEHMET HİLMİ (2)

Yıl altmış dört,
Ay ağustos
Gün on dört.
Mehmet Hilmi İstanbul?da
Gurbette kazanmıştı
Cepte parası vardı
Bir traktör alacaktı.

Bu yıl kazanç iyiydi
Öğle vakti gelince
Sultanahmet?te kıldı
Geçti Ayasofya?yı
Yeni Camide durdu.

Karaköy?e gidecek
Bir traktör alacaktı
Yönü haliç?e döndü
Galata?ya yürüdü.
Kaderden kaçılmaz ya
Bilmeden gidiyordu.
Köprüden geçer iken
Etrafı gözlüyordu.
Martılar uçuşuyor
Gemiler geçiyordu.
Arabalar süzülmüş
Kornalar çalıyordu.
Deniz hafif dalgalı
Oltalar sarkıyordu
Yüzünde gülümseme
Dualar okuyordu.
İçinde sonsuz sevinç
Sanki uçuşuyordu
Cebinde parası var
Hayaller kuruyordu.
Traktör alıp gidecek
Gurbetçilik bitecek
Evinden ayrılmayıp
Çocukları eğitecek.
Kurulu bir düzenle
Evini şenleyecek.
Çocukları büyüyüp
Onlara devredecek.
Onlar işi alınca
İnzivaya çekilecek.
Ne güzel hayallerdi
Ne güzel düşler gördü
Ama uzun sürmedi
Acı bir fren sesi
Bütün düşleri böldü.

Ah İstanbul İstanbu
Sende emanetim var
O galata köprüsü
Babama oldu mezar

Farkında olmamıştı
Kaldırımdan inmişti
O an olanlar oldu
Kornayla irkilmişti
Başını döndürünce
Tüm hayatı silindi
İki koca far gördü
Bu dünyası dürüldü

Ne oldu hayalleri
Kurduğu planları
Geçen zaman içinde
Hep silinip kayboldu.
O dağ gibi vücudu
Bir tamponla yıkıldı
Dua söyleyen diller
Sustu şuur kayboldu
işte olanlar oldu
Ömür artık yok oldu

Başını yere çarptı
Burunlardan kan geldi
Sakalına kan düştü

Genç yaşta gitti buradan
Galata?ya can düştü

Duyulunca bu olay
Evine volkan düştü.

Ana, ve eşi yasta
Ciğere figan düştü

Evlatlar küçük yaşta
Ocağa kıran düştü

Ayrılıklar kapıda
Çevreye tufan düştü

Öyle bir tufan oldu
Sanki yaşanan düştü.

Bütün dostlar el oldu
Yaşanılan düşüştü

Elden tutan olmadı
Etrafa düşman düştü.

Ev tarumar edildi
Akbabalar üşüştü

Nerede dost görünenler
Evi talan ettiler
Evin direği gitmiş
Kalanları seçtiler.

Mehmet Hilmi göç etti,
Ömrü bu kadar yetti
Yaşadığı hayatta
Hep iyi işler etti

Ah İstanbul İstanbu
Sende emanetim var
O galata köprüsü
Babama oldu mezar

Dünyada son mekânı
Meşhur Karacaahmet
Şimdi orada yatıyor
Mezarı bilinmiyor.
Geçmiş bunca seneler
Aranıp sorulmuyor.
Mezar taşı varmıdır
Belki hiç olmamıştır
Aynı mezar içinde
Kaç kişi yatmaktadır.

Son mekân mezarlıkta
Yeri bile olmadı
Sadece gönlümüzde
Onun yeri dolmadı

Dünyası değişsede
Hep bizimle yaşadı
Her gün gelecek gibi
Hatıra taze kaldı.

Verdiği öğütleri
Öğrettiği şeyleri
Hep yaşattık ve tuttuk
Gün ettik geçmişleri

Bizim gibi nicesi
İlmiyle amel etti
Tutturduğu meşale
Çok ileriye gitti.

Ah İstanbul İstanbu
Sende emanetim var
O galata köprüsü
Babama oldu mezar
22-25/10/2006 Gantep


müslim avcıoğlu

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com