HAYAT, HASTANE ve ÖLÜM
"Hadi hastaneye" denildi sabahleyin
Ben gideyim de dostlar siz gönül eğleyin!
Ayrıldım bir kargaşa içinde okuldan
Aklım bir karış havada, sarhoş ve nadan
Bindim hastaneye götürecek araca
Hani, yok değildi aklımda bir acaba
Tanıma etmem, neyi nesidir bu adam?
İyi mi, yaşasa alır mı hayattan kam?
Hoş-beş ede ede gelince hastaneye
Girince uyarak askeri ananeye
Karşıladı edeple, canla iki kişi
Heyacandan konuşamamaktı ilk işi
Düşündüm... ve dedim ki kendime: Durum vahim
Pişmanlık oldu içimde büyük bir cahim
Soruldu, geçmiş olsundan sonra, hastalık
Bir an sessizleşti; hareketsiz ortalık
Yirmi yaşında, delikanlılık çağında
Pusuya düşmüş asker, bu hayat ağında
Dediler: Hastamız kanser sarı kan gerek
Dedim: Can yakıcı hastalık bitmen gerek
Fena imiş kanaması, dinmek bilmezmiş
Acısı en çok ak saçlı anasın ezmiş
Hem verildi hem verilemedi kanımız...
Ayrıldık, bir garip duyguda sol yanımız
Telefon geldi arabada bizim şoföre
"Hasta öldü!" Dedik "baş sağlığıdır töre"
Döndük teselli vermeye akrabalara
Bende yok ki em, derman olayım onlara
Anlayamadım ağlıyorlar mı gerçekten
Gözyaşlarından ıslaktı üstteki keten
İçimdw yirmi yaş ve sitem sözleri var
Yanlış; çünkü içinde kendi közleri var
Sarsıldım ki ne sarsılma, yaşayan bilir
Korktum ki, bu son, aniden bana da gelir
Bir yanda ağlayanlar bir yanda gülenler
Hissedilmez acısı gidiyor gidenler
Bir acıyı ancak diğer bir acı keser
Ah etme gönül, rüzgar adaletle eser
Sonsuzluk şarkısı söylerken uçsuz gönlüm
Anladım ki en hakiki gerçektir ölüm...
fatih öztürk
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com