son söz son yemin
Aradan neredeyse bir yıl geçti.
Sen yine yoksun,
ve ben yine unutamadım.
Kum saatindeki kum tanelerinin
peşine takılmış günler.
sanki beynime doğru akıyor ince, ince
Zaman öyle acımasız, öyle umarsız geçiyor ki
geçen her gün sanki içimden bir nefes bir nefes daha alıyor.
Karlı dağlarda büyüdü hasretlik
bir çığ misali.
Ha geldi ha gelecek diyen
o ayak seslerini bekledi kulaklarım
ama sen gelmedin.
Mahşer kalabalığı sarsa da dört bir yanımı,
ecel gibi bir şey peşimde
adı yalnızlık.
Yapmacık eller uzansa da ellerime,
ruhumu okşasa da yalancı sözler,
yıpratılmış bedenimin sorumlusu yalnızlık.
Ama en acısı;
Umutlardan ve hayallerden arta kalan ne varsa
hepsini silip süpüren
ve beni kahreden
alışamadığım o sensizlik.
Ateşin üstündeki bir buz kütlesi gibi,
beni damla, damla eriten
veyahut bir kurşun gibi bağrımı delip geçen
beni benden alan o kahpe sensizlik.
Bir eylül akşamıydı;
Kara haber elçisiydi
üstümde gezinen şu alaca karanlık.
Caddeler düğümlenmiş bir yağlı urgan gibi
Bir, bir boynuma geçiyordu.
Başı boş gezen bu ayaklarsa
bilmem kaç yüz kere attı bu kaldırımda voltayı.
Rüzgar sanki öfkesini benden çıkarırcasına
bütün vücudumu tokatlıyordu.
Göz yaşlarım gözüme,
gözlerimse geleceğin yöne mıhlanmış,
seni son bir defa öpmek istiyor.
derken;
Sen göründün uzakta.
öyle güzel o kadar muhteşemdin ki
utanan melekleri görür gibi olmuştum.
Usul, usul yürürken beni gördün,
bir defa kaldırdın başını bir defa baktın.
Utandın mı? Çekindin mi? Niye?
Oysa sen doyamazdın gözlerime bakmaya
söyle şimdi doydun mu?
Sonra ufka uçan bir beyaz martı gibi,
Yavaş, yavaş gözden kayboldun.
Bense başım öne eğik,
ağzımda cigaradan çektiğim son nefes,
bilmediğim yöne doğru yollara yoldaş oldum.
Yargısız infaz eden
kelimelerden hüküm giydi sevdamız.
duyguları bir yıldız kaymasına bağlamaktı
belki de yaptığımız en büyük hata.
Belki de ahrazlıktı
dostlarımızın söylediğine göre.
Şimdi ise seni arıyorum
gururuma küfredercesine,
sonu belli olmayan o keşke kelimesinde.
Ama nafile, her şey boşa.
Götürdüler seni yüreğimden apar topar.
Tırnaklarıyla söktüler o gün canımı.
bende bir sen kalmıştın,
senide aldılar.
Hatırlıyor musun? Bana söz ver demiştin.
Unutmaya çalış üzülme demiştin.
Saklıyordun bana bunları söylerken göz yaşlarını.
Direndim;
Ayakta kalmaya çalıştım.
Denedim ama yapamadım.
Sana söz vermiştim sevgilim
Sözümü de tutamadım.
İşte bu bedenim o günden kalan bir enkaz,
ama yüreğim, ama aşkım, ama sevdam
ilk gün ki gibi ayakta tertemiz ve sapa sağlam.
Sana bu son söz son yeminim.
Bana imkansızlıklar içinde verdiğin aşkını,
benimle mezara götürmezsem,
götürdüğüm aşkın değil vebal olsun sevgilim.
Kanımla besleyip büyütmezsem bu sevdayı
emdiğim süt bana haram olsun sevgilim!!!
mustafa pakır
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com