Nostalgia
hangi serüvendi uçsuz bucaksız yaşadığımız
genç ışıkları altında bahar güneşlerinin
sonsuz bir ormanı geçmekti baştan başa
kentleri çölleri ve buzulları aşmaktı
ansızın trenlerden inmekti, gemilerle açılmak
geçmiş bozgunların toz bulutlarını dağıtarak

altından geçilecek bir gökkuşağıydı yaşamak!

sevinç kahkahalarıyla kelebekler yağardı gökten
şen şakrak yağmur yanılıp kara dönünce
kırağılar aklardı yüzünü küskün kuşların
çocukların ceplerinde çağların çerezi: yaşama sevinci
duaları sığmazdı küçümen avuçlarına
göğe açılırdı o boncuk elleri

altından geçilecek bir gökkuşağıydı yaşamak!

ıssız uçurumlarda usanmaz gecekuşları
sabahı çekerlerdi derin deryaların dibinden
bundandı seslerinin karanlıkta yankılanıp durması
bundandı kınalar yakınması gökyüzünün
şafağın utanır gibi usul usul ağarması bundan

altından geçilecek bir gökkuşağıydı yaşamak!

çiyler öperdi yüzünü ilk ışıklarda
gövermiş dünya bahçesinin
bir sözcük açardı gizem kapılarını ansızın
özlediğimiz yaşantılar dökülürdü masal odalarından
o balkan yüzler, göçmen geçen yüzyıllar
gülümserdi o uzak topraklardan

altından geçilecek bir gökkuşağıydı yaşamak!

Resmini göğsümüzde taşıdığımız biri vardı.
ağaç gövdelerine adını kazıdığımız
kırık bir ok kaldı geriye şimdi o sevdadan
yüzler güzlere soyundu, dindi ince ağrısı yüreklerin
artık ulu ağaçların uğultusu anlatıyor
yılların yılkıya saldığı anıları

oysa
altından geçilecek bir gökkuşağıydı yaşamak!

(Kod Adı: Mansur)
Hüseyin Yurttaş

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com