Annem
Yıl ikibinbir, ay Haziran
Haziranın on´u günlerden pazar
Telefonun çalışına uyandım sabah saat altı
Hayırdır dedim ve telefona cevap verdim
Çalmaz olsaydı cevap vermez olsaydım keşke
Tanımadığım ama beni tanıyan birisi
Yüksel Çolak ı cepten ara dedi
Yüksel benim kardeşim
Hiç vakit geçirmeden aradım
Biliyordum bir şey oldu
Neden cepten aramamı istesin?
Neden kendi aramadı?
Çöktü içime sıkıntı
Telefon ettim, telefona cevap verdi
Söylediği ilk dört kelime
Hemen gel annem ölmüş
Nasıl gidilir hemen
Onlar dünyanın bir ucunda ben ise öteki ucunda
Gitmezmiyim annem bu benim
Karnında beni dokuz ay gezdiren
Çektiği emeklerle dört evladını yetiştiren annem bu benim
Soğuk yağmurlu ve karlı günlerde
Bizi yagmurdan ve kardan koruyan
Paltosunun altında bizi sıcak tutan
Hasta olduğumuzda baş ucumuzdan ayrılmayan annem bu
Gitmezmiyim, ne olursa olsun gidecektim
Hava alanına gittim ve aldım bileti
Aynı gün gittim anneme, annemi görmeye
Ama aslında görmeye değil, gitmiştim toprağa vermeye
Çok çekmişti zavallı annem
Ansızın göçtü gitti annem
Eminim şimdi çok rahat
Üzeni yok, derdi yok
Diye düşünmek beni mutlu ediyor
Ama hayatta olsaydı daha mutlu olurdum
Hepimizin gideceği yer aynı yer degilmi?
Orasını ben Cennet diye düşünüyorum
Aslında Cehennemde olsa pek farketmez
Cehennem ateşi insanların unutulmuş insanlıklarından iyidir
Öyle değil ise, neden biz insanlar ölsekte kurtulsak deriz
Demekki tek kurtuluş yolu ölmekmiş
O yüzden sevinirim annemin ölüşüne
Öldüğüne değildir sevinmem, onu eritip bitiren hainlerden kurtulduğunadır
Sen rahat yat canım annem
Rahmetin ve toprağın bol olsun
Bu dünyada fazla gülmeyen mavi gözlerin
O pamuk pembe yanakların
İsterim gittiğin yerde her zaman gülsün
Özledim seni be canım annem
Gürsel Çolak

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com