PANAYIR
PANAYIR.....
Yine geldi geçti son eylül akşamları,
Rüzgar yüklenmekte serinlikleri,
Yüreğimde yine o insafsız panayırlar.
Allı morlu kadınlar geçmekte,
Kahkahalar şuh dumanaltı..
Ve,kuytuların çocukları yine ağlamaklı,
Çakmak çakmak iri gözleri,
Yüzlerinde bir adam nefreti,
Elleri hala çocuksu......
Hayat voltaları atılmakta tükenmişliğin dar sokaklarında,
Yol üstü süslenmiş çöp bidonları,
Alabildiğine renkli,
Alabildiğine şirin,
Ama, en önemlisi alabildiğine pis kokan....
Bir dönme dolap.
Aşıklardan uzak,yarı başı dönmeli yarı sarhoş.
Yönü belirsiz bir kalabalık,
Alabidiğine karışık,
Alabildiğine gürültülü,
Ama,en önemlisi alabildiğine ter kokan.....
Yüzlerde çingene pembesi hayaller,
Sarmaş dolaş yalan vwe gerçekler,
Saat kulesi gece yarısını çalmakta,
Alabildiğine hızlı saniye,
Alabildiğine yorgun yelkovan,
Ama en önemlisi alabildiğine uykulu akrep..
Mehtap bir ağaç gölgesinde dansöz,
Bir denize tutsak yakamoz
Yıldız yüklü gece alabildiğine parlak.
Şafak yeni günlere gebe,
Alabildiğine uzun,
Alabildiğine soğuk,
Ama en önemlisi,
Alabildiğine acımasız....
Ve son notaları hüzzam bir şarkının,
Bir piyanonun son tuşları çalıyor yaşlı bir elde,
Yaprak döküyor dev çınarlar,
Bir ölünün günahlarını döktüğü gibi.
Bir yürek kayboluyor bir bedende tutsak.
Tıpkı toprağa konan ceset gibi.......
ERKAN BAŞOK
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com