MADAM FEDORA
Sevdim seni neyleyim fit oldum geçliğime
Fikirsiz bir figürandım bu fiyasko sahnede
Şimdi bir gemi enkazıyım repliksiz ömrüme
Çöktü gün çiçekleri gündelikçi bir masaya
Ben geldim günahsızlar meyhanesi / geldim işte Fedora
Bakıyorum burada her kez ;
gün batımı, ud, keman, ney taksim
Filtresiz filozoflar, fabrikasyon generaller
Fitilsiz fitneciler, finalist fahişeler / ne mutlu her kez burada
Haytalar, tayfalar, forsalar ve diğerleri
Geçmişi kandilli gece güneşleri
Bu ülkede meyhaneci olmak varmış Fedora

Madam içki psikozu / ifrit eder bazen iğnelidir sözleri
İğreti bir alyans gibi iğdiş iğdiş gözleri
İhtiyaten ortacı, sabaha karşı filikacı
Oturdu masama (ne diye) madam / içkin benden dedi bu akşam
Vuruştuk kadehleri, anlattı usul usul
Anlattı neden bana kısa hikayesini ;
Yüreğimi hibe ettim dedi saçlarımı süpürge
Hem zemindi hem zengin şiir sarhoşu bir hergele
Aşkımız gül kurusu akşamlarımız gülistan
Boşalmış bir şişe gibi bir hıdrellez sabahı
Sahile vurdu Balat?ta ayrıldık hiç yoktan
Hicaz bir tebessüm, gözleriyse hiçbiri
Helal-i hoş ettim dedi hep kırdığı kalbimi.

Ah Fedora benimde anlatacaklarım var sana;
Hüsrana koşan atlar gibi / hünerli cellatlar gibi
Yakılmış ormanlar gibi / yedi ülkem gençliğimi
Bende bir kadını sevmiştim eskiden
Yarı iskele kuşuydu biraz da jakoben
Evlendi saçları jöleli bir jurnalciynen
Adam zengin elbet daha çok bir iletken
Ah madam Fedora eskiden güleçtik gülhatmi gülfidan
Gül rengi şarap her gece gülsuyudur muhabbet
Öylede böyle de günahkarız her akşam
Doldur kadehi Fedora mayışmasın rakımız
Koy pikaba Müren?i çalsın yine şarkımız
Keder ne, hazan ne, işte sarhoşuz her akşam
Hepsi yalan Fedora sensin bizim aşkımız
Olsa vermez miyiz, olmadı hiç paramız







Ama bizde var olduk hayatta, alma bizi dalgaya
Sevinçlerimiz vardı, buhranlarımız bizimde
Zaman zaman çocuksu intiharlarımız gönlümüzce
Guguklu yalnızlıklarımız vardı şimdikiler misali
Gururlu gurbetlerimiz vardı gidip dönmeyenlerimiz bizimde
Gübreli yalanlarımız ve gusül telaşlarımız
Ve her yağmur sonrası mis kokulu topraklarımız
Yine de içimizden çıkardı en zehirli yılanlarımız
Sonra yağmur başladı Fedora büyüdü fidanlarımız
Islandı granit gözleri meydandaki heykelin
Fena sevdalarımız vardı, çok severdik sevince
Aşkı hüner bilirdik taşra kültürümüzle
Göz yaşlarımız vardı her grizuda tutuşan
Hınca hınç dolup taşardı her göçükte morglarımız
Radyo temsillerinden duyardık kaypaklığı, ihaneti
Ve siyah beyaz televizyonlarımızdan öğrendik öpüşmeyi
Groston umutlarımız vardı inan Fedora bizimde
Her insan gibi umuda sarılırdık yenildikçe
Camında Kundura Tamircisi yazardı
çarşıda Süleyman Amcanın
Otomatik pençe dikiş makinası bir tek ondaydı
Ve mahalle bakkalımız kızgın Bahattin Amca
Küçük bir dükkanı vardı mağaralar yolunda
Kalın bir deftere yazardı durmadan tüm mahalleyi
Çocuktum O?nun adamları sandım bir gece uyanınca
Babamı alıp götüren küstah sivil polisleri
Ve her gece yirmiüçonbeş treni inerdi istasyona
Uyumazdım çığlığını beklerdim yatağımda
Hüzünlüydü, yaralıydı, buharlıydı yüreği
Belki ölüme taşımaktan her gece madencileri

Unut gitsin Fedora sensin bizim aşkımız
Olsa vermez miyiz, olmadı hiç paramız

20/03/2003


Hayrettin TURAN

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com