Karadudum
KARADUDUM...
Bakma şimdi çocuklar ilgisiz,
Uzanıp meyveni alan yok, etrafın ıssız.
Dallarında dikenleşen yapraklar
Altında, birkaç meyve,
Öksüz duygularıyla, kararan karadut.

Pamuk kadar yumuşaktı attığım taşlar
Bir tane dut düşürmek için...
Üzülürdüm dut takılı yaprakların düştüğünde.

Bir yanda etrafını saran çocuklar,
Bir yanda o çocuklara bağırarak,
Ardından değnek atan ihtiyar ninem.

Neler söylerdi hatırlarsan,
Baskında dalda kalan çocuklara.
Kaçışına yol bırakarak
?inin lan it bebeleri? diye...

Bakma şimdi ilgisiz çocuklar,
Etrafında kimsecikler yok.
Heyecanla hatıraları yad ederek bekle.

Belki o çocukların duygularını taşıyan,
Onlar gibi dallarında türkü söyleyen,
Yarım işliğini dallarına takıp yırtan
Haşarı çocuklar gelirler geri.

Bir sen değilsin karadudum, bir sen değilsin.
Bak şu yanı başında duran çeşmenin derdine.
Kuş konardı seher vakitlerinde başına,
Gelinler kazan kaynatırlardı türküler söyleyerek.

Aha şu tarafta duran akkonak değil miydi?
Boy boy koçyiğitler yürürdü.
Develer girerdi kapısından,
Sürü ile davarlar çıkardı avlusundan...

Şimdi her şey harap oldu karadudum,
her yer viran.
Huzur mu bulurum
şehrin, kir kokulu caddelerinde,
Bahardan,yazdan, güzden habersiz.
Köyümden, obamdan, sizden habersiz.

Şiirlerimin kahırlı, sitemli oluşu nedendir böyle?
Hep senden, hep sizden, hep sizden.
Anadolu?nun kollarına terk edilen sahipsizden,
Yüreği hasret dolu, analı babalı öksüzdendir.
Ah, karadudum,
senin böyle olman da hep bizdendir.

Hasan Ulusoy

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com