İsmi Yok Gidişinin
Bir başka şeyden ölmek,
sadece bir defacık.
Bir defa orjinal bir nedenden ölmek.
Bir defa dost dizinde can vermek istedim
olmadı.
Bir defa tatlı tatlı bakan gözler altında,
olmadı.
İsmi yok gidişinin.
Her şey yerinde...
Kafe Eski? de masalar,
Hasanağa? da çimler yerinde.
Beşiğinde sallandığın parklar,
oturup seni izlediğim banklar yerinde.
Güneşin batışını izlediğimiz,
kıyısında koşuştuğumuz deniz hep yerinde.
Bir sen yoksun.
İsmi yok gidişinin.
Havalar hala soğuk,
oturduğumuz duraklar boş;
gece yarıları ayak seslerimizi duyan sokaklar,
köpekler yerinde.
Bir bardak çayım var,
seninki de karşımda.
Hep çayı iki söylüyorum.
Sen yoksun yanımda.
Ellerimi uzatıyorum
ellerime varıyor yine.
İsmi yok gidişinin.
Son kibriti vermiştim sana,
karanlıkları aydınlatabileceğim son kibrit.
Bir gül yanağında son kanı.
Son şehri.
Ayakta kalabilen,
istilaya uğramamış son şehri.
İsmi yok gidişinin.
Ama gözyaşımı göstermedim sana,
şiirini okurken. Sakladım.
Çevirip yüzümden içime döktüm
gözlerim nemlendiğinde,
içime doldurdum.
İsmi yok gidişinin.
Ne olmadığın bir yer var,
ne de bulunduğun.
Soğuk bir rüzgar.
Sıcak göz yaşları.
Ellerin yok.
Her şey yerinde, Kafe Eski? de masalar,
masalarda sandalyen yerinde.
Çayın soğuyor.
Ben de buradayım.
Bir sen yoksun.
İsmi yok gidişinin.
İsmail Şahin
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com