TEK ŞEKERLİ İSTANBUL
Merhaba derken İstanbul´a
Haliç´te bir vapur çığlığında
Köprüde olta balıkçıları
Şıkır şıkır balık pazarı.
Eminönü her zamanki gibi...
Binbir türlü insan;siyahı-beyazı,
Egsoz dumanından boğulan
durak bekçileri
Hemen yan tarafı Sirkeci.
Kara kara trenler,gurbette kimileri
Taşı toprağı ne altın,ne gümüş
Kavganızın şehri İstanbul yorgun!
Toprak mı kaldı ki altını olsun...
Yeşil yok,
Gri bir toz bulutu havalardaki
Geceleri yalnızsındır genelde
Işıl ışıl,rengarenk
Mücevher gibidir akşamlar
Yanıp-söner,
Bazıları göz kırpar yalnızlığına.
Elini uzatırsın,camdır değdiğin.
Ve Beşiktaş...
Köşede kemençe sesleri
Radyodan gelen
Bizim Rizeli dönerci,
Her gittiğimizde bir tam yediğimiz
Az ilerisi deniz,
Martıların hiç küsmediği
Işıklarda bir yığın kalabalık
Etrafta alışık olduğumuz
Döner kokusu.
Biraz daha ileride
Balıkçılar Çarsısı
Hemen önünde kartal anıtı dimdik.
Herşey aynı,herkes aynı
Bugünlerde içim sıkıldıkça geliyorum buralara
Beşiktaş´ı bilirsin,
Yine aynı kafede içiyorum çayımı
Tek şekerli...
Ardından durağa uğruyorum
Hani bi tanıdık yüz görürüm diye,
Kitapçıda oyalanıyorum,
Ama her seferinde kimse gelmiyor.
Ayrılık vakti gelince;
Son kez süzüyorum İstanbul´u Tepeden tırnağa
Yine hoşçakal diyorum zor da olsa
O yine hiç aldırmıyor bana
Son nefesimi alıyorum ondan
Ve kalkış saati geliyor ayrılığın
Kıymetini o zaman
daha iyi anlıyorum İstanbul,
Yüreğime kazınmışsın bir kere
Nereye gidersem
yanımda taşıyorum seni
Gittiğim yerlere vermiyorum senden aldığım o son nefesi
Ben hep onunla yaşıyorum
Hep seninle,
İçim kalabalık,
akşamlarım ışıl ışıl
Temiz olmayan nefesim,
Burada bir kafe,
Bu sefer şekersiz içiyorum çayımı
Acı acı.
Tatlısı gitmiyor buralarda...
Ramis Demircan

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com