Atık
satır araları boş, sözcükler hecelerini ayıklıyor
bit palasta çilingir sofrası kurulmuş, kapılar tartaklanıyor
gece bir mürekkep gibi gündüze akıyor
gündüz bir dişi gibi geceye kapaklanıyor
güller topraklarını silkeliyor ağlamaklı
dakikalar ömür sayıştayı
kuruluyor saatler
ölüme. kalbim bunca yüreklilikle hala
niye atıyor kafamın tası tasası
bir tesadüf ve gereklilikten öte
yokmudur bu işin ası astarı
sus bu dünyayı defnet içine!
aklım ziyanım zararım
karın karanlığından döndüğüm diyarım
ayar olmadı saatler, uyku tutmadı mayasını
kan kırmızısını damıttı, damlalar bir lavaboda ayrıştı
dün bugünden önceki gündü
bugün dünden sonraki gün anlaştılar
sırlar sırra kadem bastı bininci baskısında
müzikler birbirini ezdiler kasetçalar soygununda
soyulan soğan kokusunu suçladı, burnunu tıkadı
haliç her kulaçta bir adım geriledi
inindeyken bir kuyu kendi dibini belirledi telvesini eledi
diğer düğümler sinirden köreldi
insan en sevimsiz havandı ve en gereksiz
tabiatı zedeledi zelzele insan naralarıyla silkelendi
kelimeler başı boş bölükler gibi dur emrini dinlemedi
mayınlar en ateşli anlarda arındılar kendilerinden
havaiydiler deliydiler
kendi sesini duymak konuşmak için bir gerekçeydi
doldurulması gereken bir boşluktu yaşam
gedikti vesselam bir mazeretsiz dikitti
yönü değiştirilmesi gereken bir akıntıydı içim
boşaltılması, boşa atılması, boşa alınması gereken
alüvyonlar lifler katmıştı
zigzaglar çizerken debim aslında tepkimelerimdi
bir yığın sürüklenmelerim, dallanıp budaklanmalarım
kendimi yitirmek istememdendi

kılıç balığıyla intihar etti akarsu
kanayan yerleri pusulasıydı, zula karanın
en kararsız haliydi, sularını denize
boşaltmadı hiçbir daim
çekildi, çekildi sular

çok çekti..


15/10/2004

Müesser Yeniay

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com