TUTSAK
sabahın kuru ayazı vurmuş gibi yüreğine
şarabından içiyordu şehrin sırtlarında serkeşcesine
dalgındı biraz binbir düşünce içinde
aaaaaaaaah diyordu aaaaaaaaaaah
kafasını sallayarak anlamsız
küsmüştü yarınlarına
yakınlarına
dostlarına
küsmüştü ya
çekilmişti kabuğuna bir midye gibi
neden ben diyordu neden ben
her yudumunda alırken şarabından
bir eli toprağı dövüyordu delice
zaman tutsağıydı
kursağıydı düşündüğü
trafik
kanser
yokluk
yoksulluk
ne varsa şerden yana
dolmuştu yüreğinin derinliklerine
umutluydu ya gelen hükümetinden
daha da küstü yarınlarına
yitirmişti kendine olan güvenini
yarınları karanlık
yarınları umut yoksunuydu
dört candı
üçünü alınca elinden hayat
tek kanat
uçamadı süzülerek
vurgun yemişti bir kere
üstüne binince emeğinin hiçliği
nasıl küsmezdi hayata
çok sürmedi
gece olduğunda
kıymak isterken yaşamına
soğuğun hançeri saplandı damarlarına
upuzun yatarken toprağın sıcaklığında
düşüverdi iki eli iki yana
ardından yoktu ağlayan
kurtardı diyordu bazıları
umarsızlığın çiçekleri açıyordu her bir yandan
işte bu vatan
bu vatanda yaşayan çokça insan
sıfır noktasında bir yaşam

azem kurt

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com