17 AĞUSTOS 1999
Bağlamıyor beni sallamalar,sallanmalar
Yüreğim sallanmış benim,ne yazar?
Adına ister deprem de,ister afet
Nice canlar verdik nice cananlar.
İşte sustu artık aşkın rüzgarları
Kıpırdatamayacak esse bile kılımı
Göremeyeceğim artık o sıhhatli çehreleri
Göremeyeceğim asla o sevimli gülüşleri
Dehşet içinde seyrediyorum acı gerçeği!...
Nice sesler çınlatıyor yırtarcasına kulağımı,
Amaçsız yürüyor sokakta kalan insanlar,
Kaybetmiş kimi dostunu,kimi çocuğunu,eşini,
Kimi umutla bağlandığı,evini barkını.
Ne yazık ki rüya değil,gerçek bir acı
Her gün yeni göçler terk ediyor buraları
Bir çocuk kalan yıkıntıya?ELVEDA? yazıyor
Bir diğeri?17 AĞUSTOS HATIRASI?
Keşke böyle hatıra olmaz olsaydı.
Boşa mıydı?Harcadığımız gayretler mutluluk için,
Ne uğraşlar verdik,sevimli hale getirmek için,
0ysa şimdi her şey berbat,her şey çirkin...
Elbet eritiyor üzüntüsü,kahrediyor insanı.
Acıdan donan yüreğim,akmayan göz yaşlarım,
Yeni akmaya başladı artık dayanamayacağım,
Susturmayacağım yüreğimi,zorlamayacağım...
Durdurmayacağım, konuşmak için sesimin titremesini
Kızaracak gözlerim,silmeyeceğim yüzümden yaş izlerini.
Toz duman ve bulutunda iyice kararan gecenin
Tek başına oturan ben,doğuşunu bekleyeceğim güneşin...
Herkes gibi GÖLCÜK? e,DEĞİRMENDERE?ye ağlayacağım
Herkes gibi Marmara?ya,Türkiye?ye ağlayacağım
Bende herkes gibi bu afette sınıfta kalanları kınayacağım.
Ne kadar ağlasa da yüreğim,bağrım yanık
Amaçsız yürüsem de sokaklarda darmadağınık
Ulaşmak için karaya,boğuşacağım dalgalarla
Belki bulacağım!
Belki bulamayacağım kendimi güneşli bir karada...
Ahmet Bölükbaş
Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com