Geliyorum
Hey karanlık dağdaki kan kırmızısı, barut kokusu
Yaralı bir it gibi bağıran düşman.
Bütün merhametimi ağlayan sevdiklerimin
Ve bitkin anamın avuçlarına bıraktım.
Yanıma aldığım üç beş çamaşır ve öfkemle geliyorum.
Sıktığım dişimin arasından çıkan nefes
Ve gözlerimdeki ateş kadar hiddetli
Masaya vurduğum yumruğum kadar heybetli
Ve göz kırpışım kadar sessiz geliyorum.
Mermin sinek olsun, kulaklarımda vızıldasın
Bana en zeki ordunu gönder
Ben Türküm senin roketine silah doğrulturum.
Ben kendi kanıma susamışım.
Ölümle deniz kıyısına kumdan kale yaparım.
Bilki o an vicdanım yanımda yok.
Geliyorum.Kafataslarınızla dağ yapıcam yurduma.
Pis ayaklarınızla gezdiğiniz topraklara gömmeye geliyorum.
Beyninizi, olmayan beyninizi kayalara yapıştırmaya geliyorum.
Ben ölmek için geliyorum.
Beni anamdan ayıracak kadar büyükmüsünüz görelim.
Anamın ellerinden öpüp,
Ellerinizi bileklerinizden ayırmaya geliyorum.
Şafak saymaya değil, Ceset saymaya geliyorum.
Gözümde nasıl kankırmızısı,
Burnumda nasıl kan kokusu varsa
Ağzımdada ana sütünün tadı var.
Bende bir evladım.
Bir anam var birde adım.

Geliyorum ve biliyorum.Ben ölürsem anamda benimle ölür.Seninde bir
ailen var.Her ne kadar düşmanda olsan ailenin canı yansın istemem.
Birgün benimki gibi bir askerde senin azrailin olacak.Sana ders olsun.

Matarandaki suyun, karanlıktaki korkun, mermin ve titremen gibi
Bu sözlerimde hep yanında olsun.

Cesaretim üzerinde bir güneş,
Korkunda gölgen olsun.
En sade ve en deli halimle geliyorum.

Hakan Koç

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com