nazlıcan
MURATCAN
BİR Dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum.
ulaşılmaz oldun hep dokunmak ,hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni ,kocaman bir yanlızlıktı payımıza düşen.
payıma düşen her şeyi erteledim ama erteleyemediğim bir şey vardı ,sana benziyordu.
su olsan dokunduğumda,bozulurdun,bozulmayan bir şey´ din ...
gidilecek bir yer olsa sonu olurdu,sonu olmayan bir şey´din...
uykuda görülecek bir rüya olsa uyanırdım ,beni rüyamdan
uyandıramayacak bir şey´ din
simsiyah sacların olsun istiyorum ama bahtın değil...
o gün seni gözlerinden ,anafatma´dan üç ırmağın birleştiği
yerinden öpeyim desem,aklına ırmaklar gelir ...
düşün´ki yılan dağından aşağıya iniyoruz ve dünyada sadece iki kişilik türkü kalmış ,onu söylüyoruz.
öyle bir şey´sin sen...
bu günden yarına ne kalır bilmem,ama sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi...
yaşadıklarımız azdı,zamana sığmadık yaşamak iserken her şeyi.
bugün şarkı söylüyorsan,ogün şarkı değil,şarkı gibi seni yaşamak isterim.
halkıma benziyordun,bir yanın göç ,bir yanın toprak kokuyordu hep.
gezmediğim yerin kalmadı,bazen yasaklandın bana ,bazen suç
gibi boynumda taşıdım seni .
yedi telli sazımla bile tam anlatamadım.
sen bir ucurum gülüydün,ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm,yasaların bile tanımlayamadığı bir şey´din sen.
haritalara sığmazdın,her ülkede bir başka gülüyordun ,uzundun ,inceydin dokunduğumda nereli olduğumu
seninle hatırladım.
bana hep kendimi hatırlatan bir şey´sin sen.
uzaksın,yakınsın,özlenensin, ama bugün değil, yarın gibi bir şey´sin sen .
bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken seni değişmeyen olarak duruyorsun karşımda.
kabul ediyorum dünyaya bu kalsın, ama sen bilme ... dünyada kaç iklim ,kaç zulüm,kaç ölüm var .
bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin .bilme...
bugün her ölümle biraz ölürken,seni düşündükce hayata dönüyorum yeniden .
gecenin en karanlık yerindeyim,bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan yinede istiyorum seni.
sadece benim seni anladığım,kimsenin unutmamak için defterine not düşmediği ,ama hayatımda hep bir dipnot olarak kalan kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni .dağları delmiyorum,inmek istiyorum oralardan.
hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak ,günaydın der gibi sokağa fırlamak ve şarkı söylemek istiyorum.
adına aşk diyorlar ,gelecek diyorlar...
bana yetmiyor.her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum.
bir başka dilden seviyorum seni ,kırmızıdan daha uzundur gelincikler gibi bir mevsim değil ,dört iklim ,köşe bucak ,kim ne derse desin ,geri dönecek yerim yok.
bir kentin ortasında çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da yine seviyorum seni .
bu bir suç duyurusudur ,
kendimi ihbar ediyorum.
FERHAT TUNÇ

roji çingene

Şiirle Büyüyen Bir Dünya | http://www.siir.sevdaligul.com